Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Günün Çorbası

   Müzikaller her zaman iyi olmuyor efendim. Bir kaç sezondur beğendiğim ender müzikallerden birini izleme şansına eriştim. Eğlenceli ve duygusal bir oyun Günün Çorbası. TODD MUELLER - HANK BOLAND  imzalı bu metin daha önce Brodway’de defalarca sahnelenmiş. Türk uyarlaması da gayet başarılı. Özellikle şarkı sözleri bir harika. Bu yüzden en büyük övgüler müzikalin çevirisi ve rejisi Taner Tunçay'a olmalı.     İlginç olan; o kadar efsane sesler bir araya gelmiş ki çıplak sesleri ilk duyduğumda playback sandım. Brodway müzikali uyarlaması oyunun Gregg Opelka' ya ait olan bestelerine sadık kalınarak yazılan sözler, uyarlama müzikallerin zorlama-eğreti güfte yazma handikabına hiç düşmüyor, kulağa hoş geliyor, kalbe dokunuyor, bazen de güldürüyor. Bazı parçaları ekstra beğendim ve daha önce de ortaya attığım tiyatro soundtrack albümü fikrim yeniden depreşti.       Oyundan gayet memnun ayrıldık üç arkadaş ama eleştirilecek noktalar ...
En son yayınlar

Ben Eskiden Küçüktüm - Ali Poyrazoğlu

Satıyorum hanfendiler beyfendiler satıyorum. Anılarımı satıyorum. En değerli varlıklarımı, paha biçilmez eşyaları yok pahasına satıyorum diye bağırıyor Ali Poyrazoğlu. Tiyatrosunu kapatmış, her biri büyük ustaların anısını taşıyan sahnedeki tüm eşyalar satılık. Müzayedeye hoş geldiniz. Ali Poyrazoğlu’na uzaktan uzağa hep içten bir sıcaklık duymuşumdur nedensiz. Nedensiz diyorum çünkü hiçbir oyununu izlememiş, televizyondaki programlarını takip etmemiştim. Ama o yaramaz muzır hali hep hoşuma gitmiştir. Zaten o da içindeki hala yaşayan yaramaz çocukla akran olduğu yıllardan başlıyor anlatmaya. Tiyatro anlatıyor tüm gösteri boyunca. Bol bol siyasi taşlama da yapıyor. Müzayede ile her şeyini satan tiyatrocunun neden tiyatrosunu kapatmak zorunda kaldığını anlatıyor. Yaşımızdan dolayı sadece ismini duyduğumuz tiyatro kurucu önderleriyle kesişen yollarını anlatıyor, beraber çalışma fırsatı bulduğu duayen oyunculardan bahsediyor, tiyatro yapmanın kolay olmadığı zamanları resmediyor, ba...

YUTMAK - Craft Tiyatro

Zorlu sahnesine büyük heyecanla gittim. Çünkü küçük bir salonda pek sık olmayan aralıklarla oynuyordu ve bileti bulmak bu yüzden biraz zordu. Bu heyecanıma CRAFT Tiyatro etiketinin de etkisi olduğuna eminim çünkü geçen yıl izlediğim YEN adlı oyun hala zihnimde ve eş dost sohbetinde tavsiye ettiklerim arasında. YUTMAK’ın başrollerinden birinin aldığı ödülleri de duyduktan sonra güvenim iyice arttı. Merve Dizdar bu oyunda sergilediği trans bireyliğe doğru ilerleyen eşcinsel kadın rolüyle; Afife Jale Tiyatro Ödülleri Yılın En Başarılı Kadın Oyuncusu ve Direklerarası Seyirci Ödülleri Yılın En Başarılı Kadın Oyuncusu ödüllerini almış. Yerinde. Başak Daşman - Merve Dizdar - Ece Dizdar Ancak oyun metni biraz zorlayıcı. Beklediğimin altında bir beğeniyle çıktım. Oyunculuk evet iyi ama yeterli mi. İçi dolu bir hikâye olsaydı fena olmaz mıydı. İskoç yazar Stef Smith mi bu konudaki veryansın etmem gereken merci yoksa metin seçimini yapan kişi mi?  Ta...

Ölü Ozanlar Derneği - Tiyatro Kedi

Kültür Üniversitesi Oditoryumunda iş arkadaşlarımla izledik Ölü Ozanlar Derneği’ni. Bir arkadaşım haricinde kimse kitabını okumamıştı. Çoğumuz filmini izlemiştik elbette ki. Filmin başrolünü geçen yıllarda vefat eden Robin Williams üstlenmişti, çok iyi bir oyunculuk çıkarmıştı, ortalık bu filmin etkileyiciliği ile kasıp kavrulmuştu,  1989’da dört dalda Oscar’a aday olup sadece Tom Schulman’a En İyi Senaryo ödülünü getirmişti.  Hatırlamak isterseniz diye..  Bir edebiyat öğretmeninin mezun olduğu koleje yıllar sonra öğretmen olarak işe başlaması, öğrencilerini  yetiştirmek için  farkli bir eğitim yöntemi seçmesi  ve  şiir yoluyla   aralarında kurulan bağ üzerine derin bir eser olan bu metin tiyatro sahnesine bu ekip tarafından iyi yansıtılamamış ne yazık ki. Oyunculuklar konusunda değil bu eleştirim. Sorun metnin duygusunun izleyiciye aktarılamaması. Ayrıca sorunlar arasında; olayların izleyiciye alelacele aktarılması, -ki bunda elbette...

Pencere - Oyun Atölyesi

Orijinali David Hare tarafından yazılan “Skylight” oyunu, ilk olarak 1997 yılında, Londra Ulusal Tiyatrosu'nda sergilendikten sonra Haluk Bilginer tarafından dilimize çevirilerek  Oyun Atölyesi’yle bize “PENCERE” ismiyle sunuluyor. Bu 3.sezonunda izleyebildik. Buna da şükür diyelim. Oyun başladıktan uzun bir süre sonra tam olarak kimin kim olduğunu anlayabildim. Belki benim dalgınlığımdandır belki de mutfakta pişen gerçek makarnanın, ezilen sarımsağın salona dolan iştah kabartan kokusundandır. Salondan çıktığımda, kenar mahallede yaşamını idame ettirmeye çalışan kadın ile restoran zinciri sahibi iş adamının ilişkisini değil, güzel bir spagetti eşliğinde şarap yudumlamayı düşünüyordum. Yani oyun Haluk Bilginer’i canlı seyretme lüksünden öteye geçemedi benim için. Bu bir to-do-list etkinliği haline dönüştü. Canlı seyrettim mi bu büyük oyuncuyu, Evet. OK. Metin yer yer duygu yüklü yer yer eğlenceliydi. Muhtemelen seveceksiniz. Haluk Bilginer’in karşısın...

SON - İBBŞT

Distopik sinema filmlerini her zaman sevmişimdir. Pesimist bir karaktere sahip olduğumdandır muhtemelen ki gelecek hakkında pek de iyi düşünmüyorum. İnsanoğlunun kendi kendini yok edeceğine adım kadar eminim. Karanlık gelecek filmlerinde hayata tutunmak için sistemler geliştiren insanoğlunun yine sistem içinde yok oluşunu, doğa'yı hunharca kullananların yine doğa tarafından yok edilişini, her insanın karakterinde barındırdığı egonun, bencilliğin, makam arzusunun, para hırsının, doyumsuzluğun, merhametsizliğin yegane temsilcileri yöneticilerin toplumu ezmesi konusu hep ilgimi çekmiştir. Ama şimdiye kadar distopik bir tiyatro oyunu seyretmemiştim. Tüm bilgilerin ve tarihin, yazılı olan her şeyin kağıtlardan dijital ortama taşındığı, tüm basılı dokümanların toplanarak yok edildiği, insanların geçmişlerini ve benliklerini unutmaları için yavaş yavaş zehirlendiği, böylece ayakta kalan acımasız bir yönetimin hüküm sürdüğü bilinmeyen bir gelecekte geçiyor hikaye. Kulağa ta...

Karıncalar - Bir Savaş Vardı

Fransız yazar, şair, müzisyen, şarkıcı, gazeteci, senarist, oyuncu, eleştirmen, çevirmen ve maden mühendisi Boris Vian'ın son yazdığı oyunu  "Karıncalar" ve Fareler ve İnsanlar - Gazap Üzümleri'nin yazarı John Steinbeck'ten "Bir Savaş Vardı" kitaplarından İBBŞT'nın  dramaturglarından  Gökhan Aktemur'un harmanladığı bu oyunu sezonun açılış oyunu olarak seçtim kendime. Çünkü geçen yıl gösterimine başlayan Karıncalar - Bir Savaş Vardı'ya övgüler vardı herkesin dilinde. Hakkında övgü duymasaydım da güvenebileceğim bir performans olacağı başrolünden belliydi. Zira Mert Turak'ı ta Ateşli Sabır'da yine şehir tiyatrolarında izleyip oyunculuğuna hayran kalmıştım. Yıl 2012 civarıydı. Başrol olmamasına rağmen yıldız gibi parlıyordu sahnede.  Mert'i sahnede ilk seyredişim 2012'ye Şehir tiyatrolarındaki Ateşli Sabır adlı oyuna dayanır. Başrol olmamasına rağmen beni oyunculuğu çok etkilemişti. Sosyal me...