Ana içeriğe atla

Macbeth - İBBŞT

Büyük prodüksiyon! Alkışlar alkışlar!
  • Büyük sahne tasarımı, harikulade. Muhsin Ertuğrul Sahnesi'nde seyrettim. Büyük salon beğeni seviyemi arttırmış olabilir. Diğer salonlarımız küçük ne yazık ki. Oyunda insanoğlunun tiyatro dediği eylemde varolabileceklerden tatmin edici sayıda etken-araç-yöntem kullanılıyor ve işi bu cephede kotarıyor. Tek düzelikten kurtuluyor. Akılda kalıcılığı artıyor.
  • Oyunda kullanılan maskeler ve ses efektleri sizi germeyi başarıyor. İlk sahnelerde tüylerimin diken diken olduğunu açık yüreklilikle söyleyebilirim. Oyuncular, ses efektleri  ile senkronizasyonlarını tam ayarladılar, Hiç aksaklık yaşamadılar. Daha önce görmediğim bazı teknik detaylar da vardı. Bunlar çok hoşuma gitti.
  • Macbeth'teki iyi olanın içindeki kötüyü kuklalar ile tasvir etmeyi seçmiş yönetmen. Güzel bir bakış açısı. Kuklalar ve maskeler oldum olası tiyatral gelmiştir zira bana. Bir bakıma biz de bir yaratanın kuklaları değil miyiz? Kukla oynatıcısı bir kukla oluyoruz sahnede böylece. (Ateist değilim anlaşıldığı üzere) 
  • Oyunculuklar hakkında bir şeyler yazmalı mıyım? Şehir tiyatrolarından bahsediyorsak bence gerek yok. Oyunculuklar çok iyi ama ben başrollerden çok 3 cadıdan etkilendiğimi itiraf edeceğim. 
  • Şehir Tiyatrolarında benim hep şikayetçi olduğum konudur "Ses". Evet tiyatro oyuncusu çıplak sesle oynayacak yetiye sahip olmalı, evet en son sıraya sesini duyurabilmeli ama mikrofonların ve ses seviyesinin düşük olmasından mütevellit ön sıralarda değilseniz konuşulanları anlamanız güçleşmekte çoğu oyunda. Büyük salonlarda, büyük prodüksiyonlarda gizli mikrofondan hatta görülür mikrofondan bile rahatsız olmayacağımızı yönetmenlerimize taahhüt ediyoruz. Neyseki bu oyunda sesler bangır bangır, damarlarımızdaki kanda titreşimi hissedeceğimiz düzeydeydi. İlk andan itibaren dikkatimi çekti ve çölde vaha bulmuşçasına hunharca mutlu oldum ve neden her oyuna uygulanmadığını sorguladım.
  • Aması Acabası ve Nasıl Yanisi: Spolier vermek gibi olmasın 11.yüzyıl'ındaki bir trajedyadır Macbeth (bildiğim kadarıyla). Bu yüzden uzaktan bir motor sesi gelip ve bir araba farı ansızın sahneye fırlayınca Tavşan gibi bakakalıyor insan. Yemedim içmedim hemen instagram hesabını bulup yönetmenin, o sahnenin ne anlama geldiğini sordum. Cevabı paylaşacağım.
  • Yine son sahnede İspanyol ezgisi ile edilen İspanyol dansı yine beni tavşan gibi hissettirdi. İskoçya'da latin rüzgarı. Ah bu iki büyük nazar boncuğu olmasa nasıl da büyük sözler yazardım sana EY MACBETH!!
  • Ha bu arada oyun 1 perde. 75 Dakika. Ortaokullar için Sheakspeare Özetleri kitabından uyarlanmış sanırım (Latifedir)
--------------------------------------------------------------------------------------
MACBETH
Yazan: WİLLİAM SHAKESPEARE
Çeviren: SABAHATTİN EYÜPOĞLU
Yöneten: ULVİYE KARACA
Dramaturgi: DİLEK TEKİNTAŞ
Sahne Tasarımı: GAMZE KUŞ - CİHAN AŞAR
Kostüm Tasarımı: GAMZE KUŞ
Işık Tasarımı: MUSTAFA TÜRKOĞLU
Müzik: CAN ATİLLA
Koreografi: ÖZGE MİDİLLİ
Efekt: KADİR ARLI
Yönetmen Yardımcısı : ÜMİT BAHADIR TUNÇ - DİRENÇ DEDEOĞLU -   NİLAY YAZICIOĞLU
Süre: 75 DAKİKA / TEK PERDE
OYUNCULAR
DAMLA CANGÜLDİRENÇ DEDEOĞLUGÖKÇER GENÇKUBİLAY PENBEKLİOĞLUMANA ALKOYNURDAN KALINAĞAŞİRİN KILAVUZ SEVİNÇTUĞRUL ARSEVER
KONUSU
"İyi kötüdür,kötü de iyi" W.Shakespeare Herkes tarafından iyi bir savaşçı ve iyi bir insan olarak bilinen Macbeth,savaş sonrası yurduna dönerken karşılaştığı cadılardan gelecekte kral olacağını öğrenir.Bu kehanet,Macbeth'in içindeki kötü tutkuları harekete geçirir ve sonunu hazırlar. Kukla ve dramatik oyunculuğun iç içe geçtiği bu uyarlamada Macbeth sürrealist bir yorumla seyirci karşısına çıkıyor.





KÜNYE:

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Reis Bey - İBBŞT

Reis bey; Necip Fazıl Kısakürek'in 1960 ihtilali ile hapishaneye düştüğünde dört duvar arasında yazdığı 3 tiyatro oyunundan biri. Bu yüzden olacak ki başrol gaddar, merhametsiz bir yargıç'ın yanlışlarından dönüp doğru yolu buluşunun hikayesi. Necip Fazıl'ın da bir iflah olmaz bir kumarbazken Allah'ı bulup alimliğe evrildiğini göz önüne alacak olursak, esere gerçek hayatından bir yansıma da diyebiliriz belki. Reis Bey, 1988 yılında Haluk Kurdoğlu'nun canlandırdığı Mesut Uçakan'ın yönetmenliğinde sinemaya da uyarlanmıştır. (NFK'nın benim edebiyat ve şiirle tanışmamı sağlayan kişi olduğunu da belirtmeden geçmemek isterim, ablamın şiir defterinde okuduğum Kaldırımlar adlı şiiri çok beğenmiş ve şiir okumaya-yazmaya başlamıştım, henüz ortaokuldaydım.) Oyun bu sezon geniş oyuncu kadrosuyla izleyici ile buluştu İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatrolarında.  Başroldeki Selçuk Soğukçay usta oyunculuğunu konuşturuyor ve rolün hakkını veriyor, ara ara tüyl...

YEN - Tiyatro Craft

Efsane oyun. Bu yılın en iyilerinden. 3 arkadaş gittiğimiz tiyatro etkinlikleri arasında Oyun Atölyesi'nin "KUNDAKÇI"sından sonra ikinci sıraya yerleşti bu oyun. Oyun metni çok sert, travmatik, gerçek ama bi o kadar ince-naif-hassas. Ayaklarınızın dibinde kavga eden kardeşleri seyredip ardından gelen replikte kalbinizin bir boşluğa düşüp kıvrandığını hissediyorsunuz. Oyundan çıktığınızda dayak yemiş gibi yorgun hissediyorsunuz. Bunda 2 buçuk saat süren performansta ara verilmemesi de etkilidir belki. Gözünüz korkmasın. Oyun anında saatime bakıp 2 saat geçtiğini görünce şaşırdım. Zamanın nasıl geçtiğini unutabileceğiniz bir deneyim. Afife Jale Ödüllerinde; Yılın En Başarılı Yönetmen (Çağ Çalışkur)//Yılın En Başarılı Erkek Oyuncusu(Bora Akkaş)//Yardımcı Rolde Yılın En Başarılı Kadın Oyuncusu(Neslihan Yeldan)//Yılın En Başarılı Genç Kuşak Sanatçısı(Berker Güven ve İdil Sivritepe)//Yılın En Başarılı Prodüksiyonü dallarında aday olmasına rağmen eli boş dönmesi de üzücü...

Ölü Ozanlar Derneği - Tiyatro Kedi

Kültür Üniversitesi Oditoryumunda iş arkadaşlarımla izledik Ölü Ozanlar Derneği’ni. Bir arkadaşım haricinde kimse kitabını okumamıştı. Çoğumuz filmini izlemiştik elbette ki. Filmin başrolünü geçen yıllarda vefat eden Robin Williams üstlenmişti, çok iyi bir oyunculuk çıkarmıştı, ortalık bu filmin etkileyiciliği ile kasıp kavrulmuştu,  1989’da dört dalda Oscar’a aday olup sadece Tom Schulman’a En İyi Senaryo ödülünü getirmişti.  Hatırlamak isterseniz diye..  Bir edebiyat öğretmeninin mezun olduğu koleje yıllar sonra öğretmen olarak işe başlaması, öğrencilerini  yetiştirmek için  farkli bir eğitim yöntemi seçmesi  ve  şiir yoluyla   aralarında kurulan bağ üzerine derin bir eser olan bu metin tiyatro sahnesine bu ekip tarafından iyi yansıtılamamış ne yazık ki. Oyunculuklar konusunda değil bu eleştirim. Sorun metnin duygusunun izleyiciye aktarılamaması. Ayrıca sorunlar arasında; olayların izleyiciye alelacele aktarılması, -ki bunda elbette...