Ana içeriğe atla

Kozalar - Drama Tiyatrosu



1971'de Adalet Ağaoğlu yazdı Kozalar'ı. O dönemdeki kargaşaya, kardeş düşmanlığına, soğuk savaşa, göç sorununa 3 zengin kadının ev içindeki çay sohbeti fonunu kullanarak eğildi. Defalarca tiyatro sahnesinde izleyici ile buluşan bu eser Drama Tiyatrosu tarafından tekrar yorumlandı. Günümüz sorunlarından da bahsedecek şekilde revize edilip, izleyicinin ilgisini çekecek makyaj ve kostümlerle süslenip sunuldu. Ama olmadı. Olamadı. Kareografi oyunun ötesine geçti. Büyük hareketler ve mimikler izleyiciyi soğuttu. Samimi olmayan, mesajını izleyiciye geçiremeyen bir güldürü ortaya çıktı. Güldürü diyorum-Binnur Kaya'nın çatallı sesi ve sempatikliği, Demet Evgar'ın rol icabı ateşli halleri haricinde güldüğümüz pek bir şey de olmadı. Salondaki gülüşmeler bir süre sonra bir şeyi bir şeye benzetmeye çabalayıp iyice eğilip yakından baktığımız anlardaki buruşuk, memnuniyetsiz, tadsız yüz ifadelerine evrildi. Tüm oyunun sonunda dekoru kozalara dönüştürdükleri sahne bile anlaşılır değildi. Salondan çıkanların kendi aralarında konuştuklarından da farkettiğim üzere aslında pek de anlaşılmamış bir oyun oldu çoğumuz için. 

Zaten başlaması ile bitmesi bir oldu zira oyun 50 dakika. Bu tarz oyunlara kendi koyduğum bir tabir var. Shot tiyatro. Devrim Evin'in birkaç yıl önce izlediğim 30 dakikalık okuma tiyatrosundan çıkınca yaşadığım şaşkınlıkla parlamıştı aklımda bu tabir. SHOT tiyatro. Tek shot 55 - 5 shot 250 kampanyalı falan olmalı Taksim barlarındaki gibi. Birkaç oyun ardarda oynanmalı ki kalkıp gelindiğine değsin. Hoş, oyun iyi olsaydı tek shot ile bile sarhoş olabilirdik belki.


Binnur Kaya, Esra Dermancıoğlu ve Demet Evgar 3 kadını canlandırırken yönetmen de fotoğraftan tanıyabileceğiniz Ayşenil Şamlıoğlu. Tomris Kuzu'nun yaptığı kostüm tasarımları ve Cansu Sakız'ın Makyaj gayet başarılı. Ses tasarımı da Okan Yalabık’a ait. 



Kareografiden bir kaç sahne fotoğrafı paylaşayım. Kendiniz beğenip beğenmeyeceğinize bir kanı oluşturun.







Demet Evgar ve Binnur Kaya hayranıyım. O yüzden onlarla aynı atmosferi solumak keyifliydi. Demet Evgar'ın 39 Basamak adlı halen sahnedeki oyununu da izlemiştim. Demet harika bir oyuncu. Mükemmelliğini doğallığından aldığını düşünüyorum. Ayrıca çok güzel bir kadın. Başarıları sürsün gitsin ömür boyu..

Genel olarak hoşlanmadığım, memnun kalmadığım, mesajını alamadığım için kendimi kötü hissettiren bir oyundu. Tavsiye etmiyorum.









Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Reis Bey - İBBŞT

Reis bey; Necip Fazıl Kısakürek'in 1960 ihtilali ile hapishaneye düştüğünde dört duvar arasında yazdığı 3 tiyatro oyunundan biri. Bu yüzden olacak ki başrol gaddar, merhametsiz bir yargıç'ın yanlışlarından dönüp doğru yolu buluşunun hikayesi. Necip Fazıl'ın da bir iflah olmaz bir kumarbazken Allah'ı bulup alimliğe evrildiğini göz önüne alacak olursak, esere gerçek hayatından bir yansıma da diyebiliriz belki. Reis Bey, 1988 yılında Haluk Kurdoğlu'nun canlandırdığı Mesut Uçakan'ın yönetmenliğinde sinemaya da uyarlanmıştır. (NFK'nın benim edebiyat ve şiirle tanışmamı sağlayan kişi olduğunu da belirtmeden geçmemek isterim, ablamın şiir defterinde okuduğum Kaldırımlar adlı şiiri çok beğenmiş ve şiir okumaya-yazmaya başlamıştım, henüz ortaokuldaydım.) Oyun bu sezon geniş oyuncu kadrosuyla izleyici ile buluştu İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatrolarında.  Başroldeki Selçuk Soğukçay usta oyunculuğunu konuşturuyor ve rolün hakkını veriyor, ara ara tüyl...

YEN - Tiyatro Craft

Efsane oyun. Bu yılın en iyilerinden. 3 arkadaş gittiğimiz tiyatro etkinlikleri arasında Oyun Atölyesi'nin "KUNDAKÇI"sından sonra ikinci sıraya yerleşti bu oyun. Oyun metni çok sert, travmatik, gerçek ama bi o kadar ince-naif-hassas. Ayaklarınızın dibinde kavga eden kardeşleri seyredip ardından gelen replikte kalbinizin bir boşluğa düşüp kıvrandığını hissediyorsunuz. Oyundan çıktığınızda dayak yemiş gibi yorgun hissediyorsunuz. Bunda 2 buçuk saat süren performansta ara verilmemesi de etkilidir belki. Gözünüz korkmasın. Oyun anında saatime bakıp 2 saat geçtiğini görünce şaşırdım. Zamanın nasıl geçtiğini unutabileceğiniz bir deneyim. Afife Jale Ödüllerinde; Yılın En Başarılı Yönetmen (Çağ Çalışkur)//Yılın En Başarılı Erkek Oyuncusu(Bora Akkaş)//Yardımcı Rolde Yılın En Başarılı Kadın Oyuncusu(Neslihan Yeldan)//Yılın En Başarılı Genç Kuşak Sanatçısı(Berker Güven ve İdil Sivritepe)//Yılın En Başarılı Prodüksiyonü dallarında aday olmasına rağmen eli boş dönmesi de üzücü...

Ölü Ozanlar Derneği - Tiyatro Kedi

Kültür Üniversitesi Oditoryumunda iş arkadaşlarımla izledik Ölü Ozanlar Derneği’ni. Bir arkadaşım haricinde kimse kitabını okumamıştı. Çoğumuz filmini izlemiştik elbette ki. Filmin başrolünü geçen yıllarda vefat eden Robin Williams üstlenmişti, çok iyi bir oyunculuk çıkarmıştı, ortalık bu filmin etkileyiciliği ile kasıp kavrulmuştu,  1989’da dört dalda Oscar’a aday olup sadece Tom Schulman’a En İyi Senaryo ödülünü getirmişti.  Hatırlamak isterseniz diye..  Bir edebiyat öğretmeninin mezun olduğu koleje yıllar sonra öğretmen olarak işe başlaması, öğrencilerini  yetiştirmek için  farkli bir eğitim yöntemi seçmesi  ve  şiir yoluyla   aralarında kurulan bağ üzerine derin bir eser olan bu metin tiyatro sahnesine bu ekip tarafından iyi yansıtılamamış ne yazık ki. Oyunculuklar konusunda değil bu eleştirim. Sorun metnin duygusunun izleyiciye aktarılamaması. Ayrıca sorunlar arasında; olayların izleyiciye alelacele aktarılması, -ki bunda elbette...