Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Nisan, 2017 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Arzu'yla Atina Gezimiz

Her sokak her köşebaşı yeşil, portakal ağaçları her yerde, kokusu baş döndürücü Atina! Ah Atina! Tanrının güneşi en güzel şekilde alması için konumlandırdığı, tertemiz deniz ile çevreleyip, eğlence olsun diye adacıklarla donattığı bir şehir. Havasından mıdır nedir insanları sıcacık. Avrupa birliğinde olmasına rağmen o soğuk avrupalılardan çok farklı. Akdeniz insanı. Bir arkadaşımın tabiriyle aynı denize işememizden mütevellit aynı biz gibiler. İnsanlar, sokaklar, yemekler, müzikler ege gibi. Syntagma meydanı ile Monastiraki meydanlarını birbirine bağlayan Ermou alışveriş caddesinin ortasında karşınıza çıkan küçük klise Nisan başı bir haftasonu gittik Atina'ya. Türkiye'de de aynı haftasonu Alaçatı'da ot festivaliyle Adana'daki Portakal Çiçeği festivali vardı ve instagramda kıyasıya bir düello vardı aralarında. Biz tam zamanında Portakal çiçeklerinin açtığı mevsimde Atina'daydık, zira Atina'nın istisnasız her sokağı portakal, turunç ağaçlarıy...

İkinci Dereceden İşsizlik Yanığı - Devlet Tiyatroları

2014ten beri devlet tiyatrolarında sahnelendiğine göre iyi bir oyun olsa gerek ne dersiniz? Geçen yıl da bilet alıp gidemediğim oyuna bu sefer şeytanın bac ağını kırarak uykudan kalkıp gittim. İyi ki de gitmişim çok eğlendim. Hatta ara ara gözyaşlarıma hakim olamadım ama gülmekten. Berkay Tulumbacı uzun zamandır bu oyunu oynadığı için mi bilmiyorum ama doğaçlama konusunda çok başarılı. Oyundan hepimiz mutlu ayrıldık. Tek kişilik bir oyun. Bence zor bir oyun da ayrıca. Hızlı monologlar, ani ruh değişimleri var metinde. Tiyatrocu bir arkadaşım Oyun metninin bütün ruh hallerini içerdiği için iyi bir mulakat metni olduğunu söyledi. Metin esaslı kabul ediliyor yani. Böyle bir metnin Türk tiyatro yazarının elinden çıkması mutluluk veriyor. Çünkü ne yazık ki Türk metinden uyarlanmış tiyatro eserlerine mesafeliyimdir. Ali Cüneyt Kılcıoğlu'nun bu oyunu önyargısız izlenecek derecede güzel. Mezuniyet sonrasında 2001 Türkiye'nin  kötü ekonomik gidişatını arka planda işleyerek iş arayan ...

Yol (İstanbul Film Festivali) - Yılmaz Güney - Şerif Gönen

Yılmaz Güney'in senaryosunu hapishanede yazdığı ve Şerif Gönen tarafından yönetilen Yol'u 32 yaşımda çekilişinden 36 yıl sonra, Cannes'ta Altın Palmiye aldıktan 34 yıl sonra ,Türkiye'de vizyona girişinden 18 yıl sonra sanki yeni vizyona girmiş gibi sinema salonunda, hatta İstanbul'un en eski salonlarından birinde Beyoğlu Sineması'nda seyretmiş olmanın mutluluğunu nasıl tarif edeyim? Hadi diyelim ki aciz edebiyatım bunu tarif etmeme yetti, Yılmaz Güney'in eşinin, rahmetli Tarık Akan'la başrolü paylaşan Şerif Sezer'in, yine başroller Necmettin Çobanoğlu'nun, Meral Orhonsoy'un orada bulunmalarının, film hakkında, merhum Tarık hakkında konuşmalarının bünyemde yarattığı hisleri aktarabilir miyim size? Sanmıyorum ama işte bir umut yazmaya çalışayım. orada olmak büyük şanstı benim için.. Tarık Akan'ın anısına İstanbul Film Festival'ine eklenen Yol hakkında eşi Fatoş Güney bir çok detay paylaştı. Senaryo'nun hapishanede yazıldığ...

Bersisa - Devlet Tiyatroları

Bersisa Mevlana'nın Mesnevi'sinden bir mesel. Hepi topu bir sayfa. Ama üzerine bir oyun yazılacak kadar derin. Mesnevi azametini kanıtlıyor. Bersisa bu sezon Devlet Tiyatroları'nda perdelerini açtı. Prodüksiyon açısından yani Sahne Dekor Kostüm Makyaj tasarımı açısından başarılı bir oyun. Eleştirilecek yönleri bu başarılı prodüksiyonu gölgede bırakacak derecede. İzlenmeyecek kadar kötü bir oyun da demeyeceğim. Kaldırılabilir fenalıkta. Bersisa bir rahibin adı. Eli şifalı dili dualı köyünde herkesin sevdiği mütevazi bir doktor. Kralın kızının hastalığına çare Bersisa mıdır? Bu hastalık Bersisa'yı yoldan çıkarmaya çalışan Şeytan'ın oyunu mudur? Bersisa ve yamağı Kostüm ve dramaturjisi başarılı olan oyun bazı noktalarda tökezliyor. Oyunculuklar tekdüzelikten inandırıcılıktan uzak örneğin. Sanki üst kattaki yaşlı teyzeden azar yememek için sesleri yükseltmeden enerjisiz oynuyor oyuncular. Kuliste acaba bir oyuncunun başına kötü bir şey mi geldi de herke...

Reis Bey - İBBŞT

Reis bey; Necip Fazıl Kısakürek'in 1960 ihtilali ile hapishaneye düştüğünde dört duvar arasında yazdığı 3 tiyatro oyunundan biri. Bu yüzden olacak ki başrol gaddar, merhametsiz bir yargıç'ın yanlışlarından dönüp doğru yolu buluşunun hikayesi. Necip Fazıl'ın da bir iflah olmaz bir kumarbazken Allah'ı bulup alimliğe evrildiğini göz önüne alacak olursak, esere gerçek hayatından bir yansıma da diyebiliriz belki. Reis Bey, 1988 yılında Haluk Kurdoğlu'nun canlandırdığı Mesut Uçakan'ın yönetmenliğinde sinemaya da uyarlanmıştır. (NFK'nın benim edebiyat ve şiirle tanışmamı sağlayan kişi olduğunu da belirtmeden geçmemek isterim, ablamın şiir defterinde okuduğum Kaldırımlar adlı şiiri çok beğenmiş ve şiir okumaya-yazmaya başlamıştım, henüz ortaokuldaydım.) Oyun bu sezon geniş oyuncu kadrosuyla izleyici ile buluştu İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatrolarında.  Başroldeki Selçuk Soğukçay usta oyunculuğunu konuşturuyor ve rolün hakkını veriyor, ara ara tüyl...