Distopik sinema filmlerini her zaman sevmişimdir. Pesimist bir karaktere sahip olduğumdandır muhtemelen ki gelecek hakkında pek de iyi düşünmüyorum. İnsanoğlunun kendi kendini yok edeceğine adım kadar eminim. Karanlık gelecek filmlerinde hayata tutunmak için sistemler geliştiren insanoğlunun yine sistem içinde yok oluşunu, doğa'yı hunharca kullananların yine doğa tarafından yok edilişini, her insanın karakterinde barındırdığı egonun, bencilliğin, makam arzusunun, para hırsının, doyumsuzluğun, merhametsizliğin yegane temsilcileri yöneticilerin toplumu ezmesi konusu hep ilgimi çekmiştir. Ama şimdiye kadar distopik bir tiyatro oyunu seyretmemiştim. Tüm bilgilerin ve tarihin, yazılı olan her şeyin kağıtlardan dijital ortama taşındığı, tüm basılı dokümanların toplanarak yok edildiği, insanların geçmişlerini ve benliklerini unutmaları için yavaş yavaş zehirlendiği, böylece ayakta kalan acımasız bir yönetimin hüküm sürdüğü bilinmeyen bir gelecekte geçiyor hikaye. Kulağa ta...
Sanat Gözler Açıkken Görülen Rüyadır. (Sinema-Tiyatro ve Etkinlik Elestiri-Öneri Blogu)