Ana içeriğe atla

Karıncalar - Bir Savaş Vardı


Fransız yazar, şair, müzisyen, şarkıcı, gazeteci, senarist, oyuncu, eleştirmen, çevirmen ve maden mühendisi Boris Vian'ın son yazdığı oyunu "Karıncalar" ve Fareler ve İnsanlar - Gazap Üzümleri'nin yazarı John Steinbeck'ten "Bir Savaş Vardı" kitaplarından İBBŞT'nın dramaturglarından Gökhan Aktemur'un harmanladığı bu oyunu sezonun açılış oyunu olarak seçtim kendime. Çünkü geçen yıl gösterimine başlayan Karıncalar - Bir Savaş Vardı'ya övgüler vardı herkesin dilinde.

Hakkında övgü duymasaydım da güvenebileceğim bir performans olacağı başrolünden belliydi. Zira Mert Turak'ı ta Ateşli Sabır'da yine şehir tiyatrolarında izleyip oyunculuğuna hayran kalmıştım. Yıl 2012 civarıydı. Başrol olmamasına rağmen yıldız gibi parlıyordu sahnede. 


Mert'i sahnede ilk seyredişim 2012'ye Şehir tiyatrolarındaki Ateşli Sabır adlı oyuna dayanır. Başrol olmamasına rağmen beni oyunculuğu çok etkilemişti. Sosyal medyadan bir süre takip etmiştim oyun çıkışında. Bir kaç yıl sonra bir Türk yönetmen'in bir filmine gittim. Bir engellinin yaşadığı mucizeyi anlatıyordu film. Başroldeki oyuncunun Mert Turak olduğunu filmin sonunda anladım. O kadar iyi oynuyordu ki. Hayranlığım bir kat daha arttı. Ta ki hep itici bulduğum Ege dizilerinden birinde oynayana kadar. Yeşil Deniz.



 Ateşli Sabır


Mucize


Yeşil Deniz
Oyun eleştirisinden biraz kopmuş gibi görünsem de bu detayları yazmadan geçemeyecektim. Oyuna gelirsek; bir askerin savaş içinde yaşadıklarını yeni - boş bir günlüğe sevgilisine göndermek üzere- yazmaya başlaması ve savaşı sorgulamasını izliyoruz. Tek kişilik oyunu sahneyi savaş alanı gibi kullanarak öyle canlandırıyor ki Mert tek perdelik oyun ağzınıza bal çalıyor.

Şehir tiyatrolarının gözde oyunlarından biri. Tavsiye ediyorum.

Oyunun Fragmanını izleyebilirsiniz.


OYUN KÜNYESİ
Yazan: Boris Vian – John Steinbeck
Çeviren: Işıl Yüce – Ülkü Tamer
Yöneten: Ergün Üğlü
Uyarlayan: Gökhan Aktemur
Sahne – Kostüm Tasarımı: Eylül Gürcan
Işık Tasarımı: Mahmut Özdemir
Oynayan: Mert Turak






Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Reis Bey - İBBŞT

Reis bey; Necip Fazıl Kısakürek'in 1960 ihtilali ile hapishaneye düştüğünde dört duvar arasında yazdığı 3 tiyatro oyunundan biri. Bu yüzden olacak ki başrol gaddar, merhametsiz bir yargıç'ın yanlışlarından dönüp doğru yolu buluşunun hikayesi. Necip Fazıl'ın da bir iflah olmaz bir kumarbazken Allah'ı bulup alimliğe evrildiğini göz önüne alacak olursak, esere gerçek hayatından bir yansıma da diyebiliriz belki. Reis Bey, 1988 yılında Haluk Kurdoğlu'nun canlandırdığı Mesut Uçakan'ın yönetmenliğinde sinemaya da uyarlanmıştır. (NFK'nın benim edebiyat ve şiirle tanışmamı sağlayan kişi olduğunu da belirtmeden geçmemek isterim, ablamın şiir defterinde okuduğum Kaldırımlar adlı şiiri çok beğenmiş ve şiir okumaya-yazmaya başlamıştım, henüz ortaokuldaydım.) Oyun bu sezon geniş oyuncu kadrosuyla izleyici ile buluştu İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatrolarında.  Başroldeki Selçuk Soğukçay usta oyunculuğunu konuşturuyor ve rolün hakkını veriyor, ara ara tüyl...

YEN - Tiyatro Craft

Efsane oyun. Bu yılın en iyilerinden. 3 arkadaş gittiğimiz tiyatro etkinlikleri arasında Oyun Atölyesi'nin "KUNDAKÇI"sından sonra ikinci sıraya yerleşti bu oyun. Oyun metni çok sert, travmatik, gerçek ama bi o kadar ince-naif-hassas. Ayaklarınızın dibinde kavga eden kardeşleri seyredip ardından gelen replikte kalbinizin bir boşluğa düşüp kıvrandığını hissediyorsunuz. Oyundan çıktığınızda dayak yemiş gibi yorgun hissediyorsunuz. Bunda 2 buçuk saat süren performansta ara verilmemesi de etkilidir belki. Gözünüz korkmasın. Oyun anında saatime bakıp 2 saat geçtiğini görünce şaşırdım. Zamanın nasıl geçtiğini unutabileceğiniz bir deneyim. Afife Jale Ödüllerinde; Yılın En Başarılı Yönetmen (Çağ Çalışkur)//Yılın En Başarılı Erkek Oyuncusu(Bora Akkaş)//Yardımcı Rolde Yılın En Başarılı Kadın Oyuncusu(Neslihan Yeldan)//Yılın En Başarılı Genç Kuşak Sanatçısı(Berker Güven ve İdil Sivritepe)//Yılın En Başarılı Prodüksiyonü dallarında aday olmasına rağmen eli boş dönmesi de üzücü...

Ölü Ozanlar Derneği - Tiyatro Kedi

Kültür Üniversitesi Oditoryumunda iş arkadaşlarımla izledik Ölü Ozanlar Derneği’ni. Bir arkadaşım haricinde kimse kitabını okumamıştı. Çoğumuz filmini izlemiştik elbette ki. Filmin başrolünü geçen yıllarda vefat eden Robin Williams üstlenmişti, çok iyi bir oyunculuk çıkarmıştı, ortalık bu filmin etkileyiciliği ile kasıp kavrulmuştu,  1989’da dört dalda Oscar’a aday olup sadece Tom Schulman’a En İyi Senaryo ödülünü getirmişti.  Hatırlamak isterseniz diye..  Bir edebiyat öğretmeninin mezun olduğu koleje yıllar sonra öğretmen olarak işe başlaması, öğrencilerini  yetiştirmek için  farkli bir eğitim yöntemi seçmesi  ve  şiir yoluyla   aralarında kurulan bağ üzerine derin bir eser olan bu metin tiyatro sahnesine bu ekip tarafından iyi yansıtılamamış ne yazık ki. Oyunculuklar konusunda değil bu eleştirim. Sorun metnin duygusunun izleyiciye aktarılamaması. Ayrıca sorunlar arasında; olayların izleyiciye alelacele aktarılması, -ki bunda elbette...